Hakkımda

Fotoğrafım
Kendinden kendini dileyemeyecek kadar kendinden geçmiş biri.. Herhangi biri.. ya hepsi ya da hiçbiri..

27 Nisan 2011 Çarşamba

Sevgili Honeybird..

Bu sıralar yapmaktan en çok zevk aldığım şey, ders aralarında kuşlara ekmek atmak. Bu işi daha da güzel yapan şey de sevdiğiniz bir insanla yapmak oluyor. Ece'mle ders aralarında onun evden getirdiği bir poşet ekmeği ( tabii ki ufalanmış ekmek. yoksa nasıl yerler?) bahçede kuşların olduğu bölgelere serpiyoruz. İstisnasız her gün şu diyalog yaşanıyor aramızda:
Ben poşeti görünce heyecanlanıyorum ve:
- Emek mi atacağız kuşlara? Yaşasıııııınnnnnnn!!!
Ece'm:
- Eveeeet Canımmm:)
Tamam diyalog kısa ama her gün yaşanıyor sonuçta canım:)
Neyse bugün dünkü feci kazadan sonra soluğu Farabi'de aldık Gözde'mle. Teşekkürü bir borç bilmiyor, direkt ediyorum. Hastaneden sonra hazırlanıp okula gittik. Ece'min elinde poşet gördüm ve yine aynı diyalog diyeceğimi sanmayın farklıydı bu kez. :)
- Aaa! Poşet! Ekmek mi atacağız kuşlara?
- Evet, Canım  ama şimdi değil.
Resmen üzülüyorum. Sabırsız bir çocuk edasıyla:
- Ne zaman?
- Dersten çıkınca, ama bu sefer başka yerdeki kuşları besleyeceğiz.
Seviniyorum  bu kez:
- Süper o zaman. ( ya da buna benzer bir şey söyledim. Hatırlamıyorum. :)
Derste Ece biraz gecikeceğini haber vermek için Sevim teyzeyi arıyor:
_ Anneciğim, Fazla kontrüm yok. O yüzden hemen söyleyeyim. Ben biraz gecikeceğim.
(Muhtemelen Sevim teyze nedenini soruyor.)
- Nurçin bir kaza geçirmiş de.
Sevim teyzenin "Nee!" demesi kulağıma geliyor ve gülmeye başlıyorum. İnsan böyle bir şey duyduktan sonra o konuşmayı nasıl uzatmasın ki? :)
Ece de gülerek:
- Yani annem, önemli bir şey yok.
O anda bu durum nasıl açıklanır ki? Koca bir sınıftasın ve "Nurçin kıçının üstüne düşmüş." nasıl diyebillirsin ki?
Ece devam ediyor.
_Yarım saat sonraki otobüse bineceğim, bir tanem.
Ve onay alınınca telefon kapanır...
Gülmekten yarılıyoruz. :)
Neyse dersten sonra yavaş yavaş (yavaş yavaş çünkü kalçam hala ağrıyor. ) yemekhaneye doğru yürümeye başladık. Orada halı sahanın önündeki banklara oturup kuşlara ekmek atmaya başladık. Bir anda ikimizden aynı anda şu çıktı:
- Hani birdsler...
Muhtemelen devamı gelecekti ama şaşkınlık ve gelen gülme krizinden dolayı devamını getiremedik. Aynı şarkıyı söylemek neyse de onun bir bölümünü ingilizce söylemek ve aynı hatayı yapmak aynı yerinde... Bazen kendimle takılıyor gibi oluyorum. :)
Seni Seviyorum Binbir İsimli'm :)
P.S. ( pi: es) I Love You:)

2 yorum:

  1. Canım benim. Ne kadar güzel anlatmışsın böyle, yerim seni ben :) Anneme okudum, o da güldü bol bol. Alfred Hitchcock'un bir filmi var, belki duymuşsundur, ismi "The Birds". O filmde kuşlar insanlara saldırıyor, gözlerini oyuyor filan, bir şehri mahvediyor yani anlayacağın. Annem dedi ki "Dikkat edin de bu beslediğiniz kuşlar bölümü basıp o filmdeki gibi cinayet işlemesin." :)))

    Canım benim. Sana kucak dolusu sevgiler (Göremediğimiz, dokunamadığımız sevginin kucak dolusu olduğunu hayal ettin mi? Hah, ettiysen devam ediyorum.) ve kocaman öpücükler (Havada uçuşan devasa boyuttaki dudak izlerini düşünmelisin şimdi de.) gönderiyorum.

    Pi Si, ay ay Pi Es diyecektim :p --> 5 Kedili Tekebek Nurçinosso'm, seni çok sevdiğimi bir yere yazmalısın, unutursun diye diyorum hani :)

    YanıtlaSil
  2. Kuzumcumcumcumcum :) Ben de seni yerdim ama sensiz ne yaparım, diye düşündüm ve vazgeçtim. :) Kuşlar bence bizim omuzlarımızda ekmek yemeye başlayacaklar bence:):) ama yine de.. ya saldırırlarsa? :/ :D:D:D
    Kucak dolusu sevgiyi düşünmüştük daha önce seninle ama başarılı olamamıştık:) Havadan öpücük kapmak zevkliydi. :) Bir kuşun kanadında sana yolluyorum öpücüklerimi:)
    Sevim teyzeye selam:)
    pi: es Seni Çok Seviyorum 5 Kedili Lafof Ecerette'm..
    Unutmayacağım :)
    Penelope Bededope:)

    YanıtlaSil